İçerik
1. AKSÂMU’L-KUR’ÂN
Aksâm “kasem”in çoğuludur. Sözlükte kasem, kuvvet, sağ taraf, sağ el, and ve yemin anlamlarında kullanılır. Bazen özel manaları ifade etme babından kasem yerine “half ya da hilf” kelimesi kullanılır.
Terim anlamı: Bir kimsenin bir işi yapıp yapmaması veya bir olayın doğru olup olmaması husussundaki sözünü Allah‟ın adını veya sıfatını zikrederek kuvvetlendirmesidir.
Mezheplerin genel görüşlerine göre Allah‟tan başka hiçbir varlığa yemin edilemez.
Yemin ya herhangi bir şeyi kuvvetlendirmek ya da bir vaadi gerçekleştirmek için yapılır. Her ikisinde de yemin bir maksada yönelik ise, mutlak manada buna riayet edilir.
Maide Suresi‟nin 89. Ayetine göre iki çeşit yemin ortaya çıkmaktadır: Yemin-i Lağiv (Hukuki bir sonucu olmayan yemin) ve Yemin-i mün‟akide (cezai sorumluluğu olan yemin)
Buradaki yeminden maksat, insanlar için söz konusu olan yeminlerdir. Kur‟an‟da ise yapılan yeminler Allah‟a ait olmakla beraber, birkaç ayette, Hz. Muhammed (s.a.v)‟e yemin etmesi için emredilmiştir.
Yüce Allah bazen kendi ismine, bazen Kur‟an‟a, meleklere, kıyamete gününe, peygamberlere ve bazen de Kainattaki önemli varlıklara (şems, kamer, necm, leyl, nehar, asr gibi) yemin etmiştir.
Kur‟an‟nın birçok yerinde yeminler yer alır. 17 surede de Cenab-ı Allah yeminle başlayarak muhatabların dikkatini çekmiştir.
Bu 17 sure ve içinde geçen yemine konu olan varlıklar şöyledir:
Meleklere (es-Saffât); Felek (el-Büruc ve Târık); Yıldız (Necm); Fecr (fecr); Güneş (Şems); Gece (leyl); Kuşluk vakti (Duhâ); Zaman (Asr); Hava (Zariyât, Mürselât); Tûr Dağı (Tûr); İncir (Tîn); İnsan veya melek topluluğuna (Nazi‟ât); atlara (Adiyât); Kıyamet (Kıyamet), Mübarek belde (Beled).
Cenab-ı Allah‟ın Kur‟an‟da yapmış olduğu yeminleri şu konulara göre tasnif edebiliriz:
1) TevhideDairYeminler
“Saf saf dizilenler, şeytanı kovanlar, zikri okuyanlar ile yemin ederim ki, muhakkak rabbiniz birdir.” Saffat- 1,4
2) Kur’an’ın Hak Bir Kitap Olduğuna Dair Yeminler
Yıldızların yerlerine ٖ yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- O, elbette değerli bir Kur'an'dır.” Vakı‟a, 56/75-77.
3) Peygamberlerin Hak Olduğuna Dair Yeminler
“Ya sin. O hikmet dolu Kur‟an‟a yemin ederim ki, sen hiç şüphesiz resullerdensin.”
Yasin-1,3
4) Ahirette Cezanın Vaki Olacağına Dair Yeminler
“Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur.” (Zariyât, 51/1-5)
Yüce Allah üç ayette de Hz. Muhammed (s.a.v)‟e yemin etmesini emretmiştir.
1-“Kafir olanlar dirilmeyeceklerini iddia ederler, Onlara de ki, evet Rabbimle yemin ediyorum, diriltileceksiniz.” Teğabun, 7
50
2-“Kafir olanlar o saat bize gelmeyecek dediler, onlara de ki, hayır gaybı bilen Rabbim hakkı için o, size mutlaka gelecektir.” Sebe, 3
3-Onlar sana: Doğru mu? Diye soracaklar. De ki: evet, Rabbim ile yemin ediyorum ki o doğrudur. Yunus, 53.
Kasemlerin Kur’an’da Yer Alma Sebepleri
Allah‟ın sözlerinde hakikate muhalif hiçbir şey yoktur. O zaman yeminlerdeki maksat bir ikna vasıtası değildir. Kaynaklara göre Yüce Allah‟ın yeminleri şu dört sebebe dayanır:
1. 1. İslamiyet‟ten önce Araplarda gerek ferdi ve gerekse ictimai yeminlere büyük önem verilirdi. Öyle ki, insanlar kabile, ecdat ve mızrak gibi şeylere yemin etmişlerdir. Arap toplumunda bu denli önemli bir mesele Kur‟an‟da göz ardı edilmemiştir.
2. 2. Allah (cc), hakikatin vurgulanması maksadıyla yeminleri istimal etmiştir.
3. 3. Allah (cc) üzerine yemin ettiği varlıkların değerini ortaya koymuştur.
4. 4. Yeminle muhatapların dikkatleri çekilmiştir.
Kasem Fiiline Nefiy Edatının Dahil Olması
Kasem fiiline nefiy edatının dahil edilmesi Arap geleneğinde mevcuttur. Bu da anlamın takviyesi ve te‟kidi içindir. ُ لََّ kasem fiiliyle ilgili olarak bazı alimlerin serdettikleri görüşler şunlardır:
1. 1. Kasem fiilinin başındaki la kelamın ahengini tezyin için gelmiştir. Olumsuzluk anlamı taşımayan ziyade bir harftir. (Razi bunu zayıf görür.)
2. 2. Bu edat te‟kid (lam)ıdır. Yani burada yapılan yemine bir kuvvet kazandırılmıştır. (Razi bu görüşü de benimsemez. Bu Hasan-ı Basri‟nin görüşüdür ve şazzdir.)
3. 3. Bu edat nefiy (olumsuzluk) için getirilmiştir. Bu da iki ihtimali havidir.
a. Kendinden önceki kelamın anlamını olumsuzlaştırır; sonrakini doğrular.
Örnek: (Hayır! Durum hiç de sizin söylediğiniz gibi değil.) “Kıyamet gününe yemin ederim ve Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim. İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?” Kıyamet, 1-3.
b. Bu edat başında bulunduğu yemini olumsuzlaştırır.
O halde yukarıdaki ayet şöyle olur: Kıyamet gününe ve Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin bile etmeme gerek kalmadan diyorum ki, eğer insan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi zannediyorsa bilsin ki, muhakkak ki biz bunu yapmaya kadiriz. ”